İnsan dünyaya geldiği andan itibaren hayatının çok büyük bir bölümünü bekleyerek ya da umut ederek geçiriyor kanaatindeyim. Her halükarda bu iki durum içerisinde olan kişi "acı çekmeye" mahkumdur.
Şöyle ki "Umut kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkenceyi uzatır" bence "beklemek"te böyledir. Hele sonu olmayan ya da sonu beklentiler ile nihayetlenmeyen bekleyişler. Neyse ...
Gelelim benim "Umut edişime" ve "Bekleyişlerime" ...
Artık "Umut Etmiyorum" biliyor musunuz!!!
Umudumu yitirmiş birisi olarak karşınızdayım.. Ağlamaklı, hüzünlü ve melankolik..
Bu durumu yalnızca sizinle paylaşıyorum kimsenin haberi yok aslında öyle bir halet-i ruhiye içerisindeyim işte. Ama kimse duymasın aramızda !!!
Size ve bana ait bir sır bu..
Selametle !!!
Bir DOST ...
27 Ocak 2013 Pazar
23 Ocak 2013 Çarşamba
Değişmek!!!
23.01.2013 Çarşamba gününün ilk saatleri saat 01:46. Yine enteresan bir zaman ve kendini sorgulayan, hayata şüpheyle bakan bir ben olarak karşınızdayım.
YORGUNUM!!!
Nasıl ve ne zaman bu hale geldim aslında hiç bilmiyorum ama yorgunum hemde çok yorgun. Hayatımda birkaç büyük kırılma anları yaşadım ve bu kırılma anlarının sonrasında hiçbir zaman önceki ben olamadım. Saysanız bu kırılma anlarının sayısı da üçtür. 1.si 11 yaşında bir Anadolu Lisesi öğrencisiyken diğeri Üniversite tercihi yaparken en sonuncusu ise bundan yaklaşık 4 ay kadar öncesinde.
Ne mi oldu son kırılmadan sonra "DEĞİŞTİM" artık eski benden neredeyse eser kalmadı. Dünlerde daha masum, hayata daha pozitif bakan, insanlara olan inancı daha yüksek ve şüpheden uzak bir ben varken artık her şey çok daha olumsuz bir yerde.
Tüm bunlar neye mi neden oldu? Artık eskisi kadar mutlu birisi değilim. Şimdilerde hayatın bana biçtiği rolü oynama konusunda bir misyon üstlendim ve bu misyonu yerine en iyi şekilde getirmek adına çaba harcıyorum. Sadece şunu söylüyorum söyleyin bugün ki işim, misyonum ya da yapmam gereken şey ne, bileyim ona göre yaşayım ve hayatımı ona göre şekillendireyim.
Peki ne zamana kadar mı bu oyunda oyuncu olacağım. Ta ki düdük çalana ve artık bu oyun bitti. Şimdi asıl dünya senin için başlıyor denilene kadar. Niyedir bilmem ama bu oyunun da çok uzun sürmeyeceğini düşünüyorum.
. . .
YORGUNUM!!!
Nasıl ve ne zaman bu hale geldim aslında hiç bilmiyorum ama yorgunum hemde çok yorgun. Hayatımda birkaç büyük kırılma anları yaşadım ve bu kırılma anlarının sonrasında hiçbir zaman önceki ben olamadım. Saysanız bu kırılma anlarının sayısı da üçtür. 1.si 11 yaşında bir Anadolu Lisesi öğrencisiyken diğeri Üniversite tercihi yaparken en sonuncusu ise bundan yaklaşık 4 ay kadar öncesinde.
Ne mi oldu son kırılmadan sonra "DEĞİŞTİM" artık eski benden neredeyse eser kalmadı. Dünlerde daha masum, hayata daha pozitif bakan, insanlara olan inancı daha yüksek ve şüpheden uzak bir ben varken artık her şey çok daha olumsuz bir yerde.
Tüm bunlar neye mi neden oldu? Artık eskisi kadar mutlu birisi değilim. Şimdilerde hayatın bana biçtiği rolü oynama konusunda bir misyon üstlendim ve bu misyonu yerine en iyi şekilde getirmek adına çaba harcıyorum. Sadece şunu söylüyorum söyleyin bugün ki işim, misyonum ya da yapmam gereken şey ne, bileyim ona göre yaşayım ve hayatımı ona göre şekillendireyim.
Peki ne zamana kadar mı bu oyunda oyuncu olacağım. Ta ki düdük çalana ve artık bu oyun bitti. Şimdi asıl dünya senin için başlıyor denilene kadar. Niyedir bilmem ama bu oyunun da çok uzun sürmeyeceğini düşünüyorum.
. . .