19 Mart 2013 Salı

Ablaya !!! (:

Doğduğum günden beri rakibim oldun. ta ki bir gün yuvamızdan uçana kadar. Hep seni dövmek, saçını çekmek, beraber yattığımız o sımsıcak yatağımızda aramızda kimsenin bilmediği, görmediği zahiri çizgimizi ihlal ettiğinde ilk tekmeyi ben atan olmak istedim. Bunları hissederken anlayamadım, bilemedim bir ablanın her şeyden önce kardeşin aynı ev içerisinde ne demek olduğunu.. Fark ettiğimde de artık evimizde değildin... Şimdi artık iki çocuk annesi inanılmaz bir anne ve eşsin.. 

Benim için mi .. ne yalan söyleyim artık seni dövmek, tekmelemek ya da saçını çekmek istemiyorum.. bu benim için büyük bir kayıp (: nasip artık .. bu dünyaya bir daha gelirsek ve yine kardeş olursak bugün istemediklerimi o gün yapacağım buna emin ol :) ama bunların haricinde .. 

varlığınla benim için içimde fırtınalar koptuğunda yanaşacak liman, ne zaman şöyle bir sendelesem etrafıma baktığımda dayanacak duvarsın.. Her ne olursa olsun tüm "duzsuzluklarıma" rağmen bana katlanan zat-ı şahanesin .. velhasıl sen benim ablamsın.. 

bugün annemi gördüğümde elini bir kere fazla öpeceğim, tabi babamında.. (: niye mi eee azmetmişler, çalışmışlar sen olmuşsun.. teşekkür etmek için.. 

gelelim doğum günü mesajına (: 

hayat yeni yaşınla birlikte dünlerde yaşadığın tüm mutlulukların üzerine milyon kere mutluluk eklesin.. Koç yeğenlerime, Mehmet Abi'ye ve Sana uzun, mutlu ve sağlıklı bir ömür nasip etsin. Mevlam seni bizden ayırmasın.. Yeni yaşın kutlu olsun (:

Kardeşin "Ben"

Gün Ölmek Günü Değildir..

Bugün 18 Mart 2013 Pazartesi hayata not düşmenin ayrı bir zamanı. Yoğun kendi içerisinde farklı duyguların yaşandığı bir günün sonundayım. Her günden çok ama çok ayrı bir gündü benim için.

Ülke olarak çok büyük bir değişimin içerisindeyiz. Yıllardır süren kanlı terör Allah'ın izni ile sonlanacak ve artık barış havası tüm ülkemizde hakim olacak. Bugün Kürt Meselesi olarak isimlendirilen bence zerre kadar bu isimle manalandırılamayacak olan terör sorunu bitiyor. İnşallah aylar, yıllar sonra bu yazıyı okuduğumuzda ne günlerdi şükür bitti diyebiliriz.

Gelelim asıl derdime..

Bugün bu ülke için ölme zamanı olmadığını birkez daha anladım. Ruhları şâd olsun Ceddimiz bugünlerimiz için, bizim için bu görevi seve seve yapmışlar. Şimdilerde ise bize düşen bu ülke için sağ kalmak, dimdik olmak ve bize bırakılan mirasa sahip çıkmak.

Bugün bölgemiz okullarından birisinin hazırlamış olduğu kutlama gösterisini seyretmek, tarihimizi birkez daha yaşamak adına Beylikdüzü Kültür Merkezi'ne gittim. Herşey benim için çok güzeldi çünkü bugün 18 Marttı ve ben kendime göre olmam gereken yerdeydim. Ta ki açılış konuşmasını yapan kurum yöneticisinin sunusunu ve öğrencilerin gösterilerini seyredene kadar. Sonra ne mi oldu? İçim yandı !! İçim !!

Sayın Kurum Müdürümüzün Çanakkale Savaşını anlatırken kullandığı haritanın üzerinde "x, w, q" harflerini görmek, öğrencilerimizin günün anlam ve önemini belirten şiirleri okumak için sahneye çıktıklarında gömleklerinin üzerindeki papyon, ayaklarında dönemin önde gelen amerikan spor ayakkabı markalarını giymiş olması benim için çok manidardı.

Hani kendime ve çevremdekilere sormadan, söylemeden geçemedim. Acaba dün 250bin şehit verilerek kazanılan bu topraklar bugün çoktan kaybedilmişte bizim mi haberimiz olmamış !!!

Kalın sağlıcakla.

27 Ocak 2013 Pazar

Beklemek!!!

İnsan dünyaya geldiği andan itibaren hayatının çok büyük bir bölümünü bekleyerek ya da umut ederek geçiriyor kanaatindeyim. Her halükarda bu iki durum içerisinde olan kişi "acı çekmeye" mahkumdur.

Şöyle ki "Umut kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkenceyi uzatır" bence "beklemek"te böyledir. Hele sonu olmayan ya da sonu beklentiler ile nihayetlenmeyen bekleyişler. Neyse ...

Gelelim benim "Umut edişime" ve "Bekleyişlerime" ...

Artık "Umut Etmiyorum" biliyor musunuz!!!

Umudumu yitirmiş birisi olarak karşınızdayım.. Ağlamaklı, hüzünlü ve melankolik..

Bu durumu yalnızca sizinle paylaşıyorum kimsenin haberi yok aslında öyle bir halet-i ruhiye içerisindeyim işte. Ama kimse duymasın aramızda !!!

Size ve bana ait bir sır bu..

Selametle !!!

Bir DOST ...


23 Ocak 2013 Çarşamba

Değişmek!!!

23.01.2013 Çarşamba gününün ilk saatleri saat 01:46. Yine enteresan bir zaman ve kendini sorgulayan, hayata şüpheyle bakan bir ben olarak karşınızdayım.

YORGUNUM!!!

Nasıl ve ne zaman bu hale geldim aslında hiç bilmiyorum ama yorgunum hemde çok yorgun. Hayatımda birkaç büyük kırılma anları yaşadım ve bu kırılma anlarının sonrasında hiçbir zaman önceki ben olamadım. Saysanız bu kırılma anlarının sayısı da üçtür. 1.si 11 yaşında bir Anadolu Lisesi öğrencisiyken diğeri Üniversite tercihi yaparken en sonuncusu ise bundan yaklaşık 4 ay kadar öncesinde.

Ne mi oldu son kırılmadan sonra "DEĞİŞTİM" artık eski benden neredeyse eser kalmadı. Dünlerde daha masum, hayata daha pozitif bakan, insanlara olan inancı daha yüksek ve şüpheden uzak bir ben varken artık her şey çok daha olumsuz bir yerde.

Tüm bunlar neye mi neden oldu? Artık eskisi kadar mutlu birisi değilim. Şimdilerde hayatın bana biçtiği rolü oynama konusunda bir misyon üstlendim ve bu misyonu yerine en iyi şekilde getirmek adına çaba harcıyorum. Sadece şunu söylüyorum söyleyin bugün ki işim, misyonum ya da yapmam gereken şey ne, bileyim ona göre yaşayım ve hayatımı ona göre şekillendireyim.

Peki ne zamana kadar mı bu oyunda oyuncu olacağım. Ta ki düdük çalana ve artık bu oyun bitti. Şimdi asıl dünya senin için başlıyor denilene kadar. Niyedir bilmem ama bu oyunun da çok uzun sürmeyeceğini düşünüyorum.

. . .